#

MANİSA/ALAŞEHİR – SARI SALTIK TÜRBESİ

Manisa Alaşehir’de Şeyh Sinan Camii yakınında Sarı Saltuk adına bir türbe vardır. Burada her yıl geleneksel olarak ‘Sarı Saltık Alp Erenleri Anma Günü’ kutlanmaktadır. O zaman Aydın sancağına bağlı Manisa’nın, Sarı Saltuk’un fetih ve naşirlik coğrafyasına dâhil olmamasına rağmen burada bir türbesinin olması tartışma konusudur.

Sarı Saltuk, Anadolu ve Rumeli’nin fethi, Türkleşmesi ve İslamlaşması sırasında önemli rol oynayarak efsaneleşen bir halk kahramanıdır. Birçok kaynak tarafından Ahmet Yesevi Ocağı’ndan, Hacı Bektaş-ı Veli’nin talebelerinden Mahmud Hayran’ın müridi, veyahutta Rufai tarikâtının kurucusu olan Ahmed Er Rufai’nin tâkipçisi olduğu öne sürülen bir Türkmen-Bektaşi/Alevi inanç önderidir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridlerinden olan Sarı Saltuk’un Anadolu ve Balkanlar’da çok sayıda türbesi bulunmaktadır. Saltukname’de Sarı Saltuk`un on iki mezarı olduğu belirtilmektedir. Bu türbelerden birisi de Hacılı Mahallesindedir.

Kaynak kişilerle yapılan görüşmelerde türbenin kime ait olduğu ile ilgili farklı inanışlara sahip oldukları gözlemlenmiştir. Bu türbenin Kurtuluş Savaşında türbenin yanında şehit olan bir askere ait olduğunu aktaranların (K.K.5) yanı sıra, eskiden bu coğrafyada Ilgın Dede, Aydoğdu Dede ve Saltuk Dede adlı 3 veli kardeşin yaşadığı, bu türbenin de Saltuk Dede’ye ait olduğunu aktaranlar da (K.K.6) olmuştur.

Bu türbenin gerçekte ilk olarak kim için inşa edildiğini belirleyebilmek için bazı fikirler ileri sürülebilir. Saltuk-nâme’de, Sarı Saltuk’un vasiyeti üzerine 12 tabut hazırlandığı ve bu 12 tabutun Balkanlar ve Anadolu’nun farklı bölgelerine gönderildiği, her tabutta onun bir na’şının belirdiği aktarılmıştı. Özellikle 11 tabutu dağıttıktan sonra 12. tabutun Umur Gazi’ye verilmiş olması önemli bir ayrıntıdır. Eserde, Umur Gazi’nin bu tabutu nerede gömdüğü hakkında bilgi yer almaz. Sözü edilen dönemlerde, Alaşehir’i ticaret yollarına hâkim olabilmek için fetheden Umur Gazi, Alaşehir’in Türk toprağı olarak yaşaması için iskân politikaları hazırlar. Destanda anlatıldığı üzere Umur Gazi’nin bir tabut teslim alması, bölgede yerleşenlerin bu anlatıdan hareketle tabutun bu sancağa getirildiğine ve bu sancakta bir türbe hazırlandığına inanmalarını sağlar. Bu durumda Umur Gazi, toprağın ve yeni fethedilen bölgenin benimsenip somutlaştırılmasını amaçlamış olabilir. Türbe Umur Gazi tarafından veya başkası tarafından da yapılmış olabilir.

Söz konusu türbe, anlatıdan uzun zaman sonra, Umur Gazi ve Sarı Saltuk arasındaki yakınlığı bilen, Saltuk-nâme’yi okumuş kişiler tarafından yapılmış olabilir. Umur Gazi’nin mezarı Aydın-Birgi’dedir. Bu durumda türbenin Alaşehir Yeşilyurt’a yapılmasının sebebi hem komşu bir il olması hem de Alaşehir’in Umur Gazi’nin önem verdiği bölgelerden biri olmasıdır.

Bütün bunların yanı sıra, türbe Anadolu’ya gelen binlerce erenden birine ait olabilir. Bölge halkı türbenin, ismi unutulan erenin yerine, Umur Gazi ve Sarı Saltuk’un yakınlıklarına ve Sarı Saltuk’un önemine binaen Sarı Saltuk’a ait olduğunu iddia etmiş olabilir. Hangi durum söz konusu olursa olsun, Anadolu’daki binlerce türbe gibi bu türbenin de ilk yapılış amacı toprağı ve vatanı, türbe gibi bir sembolle simgeleştirerek benimsemektir.

Umur Gazi, bir gazi olarak kâfir illerine seferler düzenleyen, oralara zarar veren, güçsüz kılan, dolayısıyla sonraki seferlerde kolaylıkla fethedilmesini sağlayan bir devlet adamıdır. Devlet adamı olarak, ülkesinde ve insanlar arasında ticari ve iktisadî ilişkilere büyük önem verir (Baykara 1990: 98-99). Anadolu’nun iç kısımları ile Batı Anadolu arasındaki ticari hayatın geliştirilmesi, yol masraflarının azalması için dönemin güçlü devleti İlhanlı Devleti’nin Anadolu genel valisinden badraka adlı verginin kaldırılmasını ister (Baykara1990: 20). 14. yüzyılda Aydın sancağına bağlı Manisa ve Alaşehir bu ticari faaliyetlerde önem kazanır. Selçukluların Güney-Batı Anadolu’da 13. yüzyıldaki bütün askerî ve ticari ilişkilerinde, Alaşehir esaslı yol düzeni etkili olmuştur. Antik çağdaki adı Philedellphia olan Alaşehir, ticari güzergâhın önemli bir yerindeydi ve yüzyıllardır yerleşen yol düzeni Gediz vadisine yöneliyordu. Umur Bey, bu ticari yolu etkilemek için Alaşehir’e sefer düzenler (Baykara 1990: 21). O dönem Germiyanlıların elinde bulunan Alaşehir, bundan sonra Aydınoğlularının etki sahasına girer.