MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selanik’te Kocakasım Mahallesi, Islahhane Caddesi’ndeki üç katlı bir evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır.

Türk askeri, devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti kurucusudur. Modern, ileri görüşlü, laik bir devlet kurmak için politik, ekonomik ve kültürel alanlarda yenilikçi reformlar gerçekleştirmiştir. 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanının akabinde cumhurbaşkanı seçildi. 1938’deki ölümüne dek dört dönem bu görevi yürüterek Türkiye’de en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk;

İlkokul eğitimini Mahalle Mektebi ardından Şemsi Efendi Okulu

Ortaokul eğitimini Selanik Mülkiye Rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesi

Lise eğitimini Selanik Askeri İdadisi

Üniversite eğitimini Harp Okulu ve Harp Akademisinde almıştır.

Hissiyatı ve vicdani telakkiyati, ilim ve fenle besleyip eğiterek toplumun gerçek huzur ve saadetine çalışmak ulvi bir görüştür.
Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

1893 yılında Askeri Rüştiye’de okurken matematik öğretmeni ona Kemal ismini verdi ve böylece ismi Mustafa Kemal oldu. Harp Akademisi’nden yüzbaşı ünvanını alarak mezun olan Mustafa Kemal Şam’da göreve atıldı. Osmanlı Devleti hakim iken Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’na katıldı. Mustafa Kemal, 1905 yılında Şam’da 5. Ordu’da, 1907’de Makedonya’daki 3. Ordu’da görevlendirildi. Manastır ve Selanik’te görevli iken 1909’da İstanbul’daki (31 Mart Vak’ası) ayaklanmayı bastıran Hareket Ordusu’nda görev aldı ve ayaklanma başarıyla kısa sürede bastırıldı. Arnavutluk isyanını bastırma harekâtına katıldı.

1911’de İtalya’nın Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi. Tobruk ve Derne’de Türk Kuvvetlerini başarı ile yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı’na katıldı; Edirne’yi Bulgaristan’dan geri alan kolorduda görev yaptı. 1913-1915 yıllarında Sofya’da ataşe olarak bulundu. Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915’te, 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı’na katıldı. Gelibolu’da düşman saldırılarını başarı ile durdurdu; “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazandı.

1916’da Doğu Cephesi’ne Kolordu Komutanı olarak atandı ve generalliğe yükseltildi. Rus saldırılarını durduran Mustafa Kemal, Bingöl ve Muş’u düşmandan geri aldı. 1917’de Filistin ve Suriye’de görevli 7. Ordu Komutanlığı’na atandı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya gitti.


Alman Genel Karargâhı ve Alman savaş cephelerinde incelemeler yaptı. 1918’de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7. Ordu Komutanı iken, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra İstanbul’a geldi. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan ayrıldı.

Biz uygarlıktan, ilimden ve fenden kuvvet alıyor ve ona göre yürüyoruz.

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim olunamaz.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı. Türk milletine, “Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını” bildirdi. Ayrıca Osmanlı Hükümeti’nin verdiği görevden ve askerlikten istifa ederek 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı.

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.
Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Bu kongrelerde, “Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararları alındı ve açıklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, onun çabalarıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da tarihi görevine başladı; Mustafa Kemal, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması’nı Türk milletinin kabul etmediğini dünyaya duyurdu.

23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922’de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923’te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kuruldu.

Kurtuluş Savaşı’nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938’deki ölümüne dek arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı oldu. Mustafa Kemal’e, 24.11.1934 günlü, 2587 sayılı kanunla Atatürk soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı.

Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacı ile 1933’te Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı; Milletler Cemiyeti’ne girilmesi (1932), Balkan Antantı’nın imzalanması (1934), Montrö Boğazlar Sözleşmesi (1936) ve Sadabat Paktı (1937) gibi girişimler Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu. Atatürk, Hatay’ın anavatana katılması için yoğun bir diplomatik çaba sarf etti ve onun bu amacı, vefatının ardından 1939 yılında gerçekleşti.

24 yaşında yüzbaşı rütbesine sahipti ve ilk savaşına katılmıştı… Cephelerde yara aldı, hastalandı. 57 yıllık kısacık ömründe birçok askeri ve siyasi başarılara imza attı. Sürekli çalışarak geçirdiği ömründe hiçbir zaman okumaktan, öğrenmekten, yenilikleri ortaya koymaktan geri durmadı. Daima ileriyi görmesi bugün hala geleceğimizi aydınlatmaktadır…

Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek geliştirmek milli ülkümüzdür.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

ESERLERİ

Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih
Takımın Muharebe Talimi (Almancadan çeviri – 1908)
Cumalı Ordugâhı – Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları (1910)
Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
Bölüğün Muharebe Talimi (Almancadan çeviri – 1912)
Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
Nutuk (1927)
Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı Afet İnan ile hazırladı) (1930)
Geometri (isimsiz yayımlandı) (1937)
Türk Gençliğine Hitabe
Onuncu Yıl Nutku
Bursa Nutku
Balıkesir Hutbesi

Atatürk’ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu. Avrupa’dan doktorlar getirildi. Türk ve yabancı doktorların tedavileri sonuç vermedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09.05’te İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayatını kaybetti. Cenazesi büyük bir törenle Ankara’ya uğurlandı ve Atatürk 21 Kasım 1938 günü Ankara’da yapılan büyük bir törenle Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953’te kendisi için yaptırılan Anıtkabir’deki ebedi istirahatgâhında toprağa verildi. Vasiyetinde varlığını Cumhuriyet Halk Fırkası’na, Türk Tarih Kurumu’na ve Türk Dil Kurumu’na bıraktı, Makbule Atadan’ın Çankaya’da oturmasını istedi, Sabiha Gökçen için ev ve para verilmesini istedi, ayrıca İsmet İnönü’nün çocuklarına yurt dışı eğitimleri için gerekli olan desteğin verilmesini istemiştir.

Benim manevi mirasım bilim ve akıldır’ sözü bir ülkenin geleceği için bilime ve akla ne kadar önem verdiğinin en açık kanıtıdır.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

SARISALTIK AKADEMİK BİLİM VE ARAŞTIRMA PLATFORMU (SABAP)
SABAP EDİTÖRÜ
ARKEOLOG ÜLKÜ TÜRKOĞLU